Johann Wolfgang von Goethe kimdir?
Alman edebiyatı denilince akla ilk gelen isimlerden olan ve şüphesiz dünya edebiyatında da yeri büyük olan Johann Wolfgang von Goethe , 1794 yılında Almanya’nın Frankfurt şehrinde doğmuş edebiyatçı, siyasetçi, ressam ve doğa bilimcidir. Edebiyatla erken yaşta ilgilenmeye başlaması, annesinin gece anlattığı hikâyeler ve neşeli bir Protestan aileden aldığı İncil derslerinden ileri gelmiştir. Goethe’nin ünü Genç Werther’in Acıları kitabıyla Avrupa’ya yayılmıştır.

İlginçtir ki edebiyatçı kişiliğinin yanı sıra bitki morfolojisi alanına olan ilgisinin bir sonucu olan çalışmaları onun “doğa bilimci” olarak tanınmasını da sağlamıştır. Goethe’nin botanik alanında resmi bir eğitim aldığı bilinmemektedir. Bu alandaki çalışmalarının onun gözlem yaparak kendi kendine öğrenme metoduna dayandığı söylenebilir. “Die Metamorphose der Pflanzen” (Bitkilerin Dönüşümü) adlı eseri, bitkilerin evrimsel değişimini ele alır.
1790 yılında yayımlanan Bitkilerin Dönüşümü isimli bu eser, bitkilerin farklı organlarının nasıl geliştiğini ve değiştiğini araştırır. Goethe, bitkilerin kökler, gövdeler ve yapraklar gibi çeşitli organlarının evrimsel kökenini ve işlevlerini incelerken, bir “metamorfoz” teorisi öne sürer. Teorisi, bitkilerin farklı organlarının aynı temel yapıdan türediğini ve evrimsel bir süreçte farklılaştığını savunur. Bu eser, botanik biliminin erken dönemlerinde önemli bir katkı olarak kabul edilir ve bitki morfolojisini anlamak için önemli bir referans kaynağı olarak görülür
Goethe ve Ginkgo
Jeolojik devirlerde yaşamış, bugün ise sadece tek cins tek tür ile yeryüzünde bulunan, Ginkgoaceae familyasına ait “Ginkgo biloba”, kızsaçı ağacı, Japon eriği, mabet ağacı isimleriyle de bilinmektedir. Çin kökenli bir ağaçtır ve 200 milyon yıldan fazla süredir hayatta kalmıştır. Ginkgo tohumları pişirilip yenilebilir ve geleneksel Çin tıbbında uzun yıllardır kullanılmaktadır. Ginkgo yaprak özütünün tarihsel etnik tıp uygulamalarından bazıları astım, bronşit ve yorgunluk gibi çeşitli hastalıkların tedavisini içerir.

Goethe’nin Ginkgo biloba ile ilgisi yalnızca botanik alanındaki bilgisinden değil, aynı zamanda onun yazara çağrıştırdığı duygusal derinlikten ileri gelir. Alman yazarın Ginkgo ağacını gözlemlediği sıralarda genç ve güzel bir kadına duyduğu yoğun hisler, onun bir ağaçta, bir yaprakta, Ginkgo yaprağında bile o kadının aşkını izlemesine neden olur. Öyle ki Goethe’nin “Gingo biloba” isminde, aşık olduğu kadına yazdığı bir şiiri bulunur. Goethe, k harfinin sert sesinden kaçınmak için şiirinin ilk versiyonunda “Ginkgo” yerine “Gingo” ismini kullanmıştır. Şiir, ilk kez 1819’da yayımlanan ve Goethe’nin Faust’la birlikte zirvedeki yapıtlarından sayılan “West-östlicher Divan” (Batı-Doğu Divanı) adlı eserinde yayımlandı. Goethe’nin “Doğu-Batı Divanı” eserinin orijinal el yazması, Weimar’daki Almanya’nın ilk edebiyat arşivi olan Goethe ve Schiller Arşivi’nde bulunuyor.

Johann Wolfgang von Goethe 1814 yılında doğduğu Frankfurt’un yakınındaki Ren bölgesine seyahate çıkar. Bu seyahat sırasında Frankfurt’tan gençlik dönemi arkadaşı Johann Jakob von Willemer yanında Marianne isimli genç bir kızla ziyaretine gelir. Marianne, Avusturya’dan Frankfurt’a gelen sanatçı bir kadının kızıdır. Ve 65 yaşındaki Goethe, bu ziyaret sırasında kendisinde 35 yaş küçük olan Marianne’ye aşık olur. Daha sonra, arkadaşının Goethe’yi Gerbermühle’ye daveti sırasında Marianne’ya olan bu aşk iyice alevlenir.
Sonraları yaptığı ziyaretlerin birisi Leipzig’de Napolyon’un Almanya ve müttefiklerine yenilgisinin yıldönümüne denk gelir. Frankfurt’ta, her yerde meşalelerle kutlamalar yapılan o gecede, 18 Ekim 1814 gecesi, Goethe ve Marianne yüksek bir tepede bulunan iki katlı küçük yazlık evde, Frankfurt’taki kutlamaları izlerken baş başa oturuyorlardı. Bu ev, günümüzde “Willemer Evi” olarak tarihi bir eser olarak korunmaktadır.

Goethe’nin Marianne’ye olan aşkının başlamasıyla, Gingo biloba şiirinin yer aldığı ”Batı-Doğu Divanı” adlı eserin yazılmaya başlaması kesişir. Bu divanın yazımı 1819 senesinde tamamlanır. Eserdeki şiirlerde bu büyük aşkın izleri net bir şekilde görülmektedir. Divanı yazdığı sırada Heidelberg Şatosu’nun bahçesinde “Ginkgo biloba” ağacını gözlemleyen ve ağacın yapraklarında Marianne’ye olan derin aşkının izlerini gören Goethe, Marianne’ye Gingo biloba isminde bir şiir yazar ve şiiri yazdığı kağıdın altına iliştirdiği 2 Ginkgo yaprağıyla beraber Marianne’ya gönderir. İşte o dizelerin anlamı şöyledir:

Gingo Biloba Şiiri:
Doğudan bahçeme emanet
Şu ağacın yaprağı,
Tadımlık, gizli bir mânâ verir,
Bilgeyi işte böyle sevindirir.
Canlı bir varlık mıdır bu?
İçten kendi kendini bölmüş.
Yoksa onlar iki güzîde midir,
Ki insan onları bir olarak bilir?
Böyle sorulara cevap vermek için,
Galiba doğru anlamı buldum:
Hissetmiyor musun şiirlerimde,
Tek ve çift olduğumu benim?
Şiirde Gizlenen Anlamlar
Şiir, bu dönemde Goethe’nin Doğu dünyasına olan ilgisinin bir uzantısı olarak görülebilir. Ağacın yapraklarının formel yapısına referans veren dizeleri, her şeyin karşıtıyla var olabileceğini ve birbirlerini tamamlayarak bir olacaklarını öneren Taoizm ile örtüşüyor. Goethe’ye göre iki kişi ancak aşkla bir olabilir ve birlik ancak ikilikle mümkündür. (1)
Uzak Doğu öğretilerinde de tıpkı lotus çiçeği gibi özel bir yeri ve anlamı olan, uzun ömürlü ve inanılmaz dayanıklı bu ağacın yaprağının şiirden de açıkça anlaşıldığı gibi bir ve iki, tek ve çift, hasret ve vuslat gibi derin anlamlı zıtlıklardan oluşan simgeleri bulunmaktadır. Aslında geniş anlamıyla şair, ’’Şu ağacın yaprağı,/ Tadımlık, gizli bir mânâ verir.’’ dizeleriyle bu yaprağın, hem evrenin hem beşerî hem de ilahî aşkın simgesi olduğunu ima eder. (2)
Yazarlar: ECZ. ÖĞR. İLKNUR AKKUŞ, ECZ. ÖĞR. ZEYNEP MELTEM GÜLAY,
- (1):https://manifold.press/hirt-hisir-ginkgo-agaci
- (2):https://www.edebiyathaber.net/goethe-ve-ginkgo-biloba-yapragi-selva-trak-ulupinar/